- bu adamlar ne tarz müzik yapar?
bu adamların şu an yaptıkları müzik resmi olarak progressive and `psychedelic rock` olarak geçmektedir. yani kısacası öncelikle rock müziği kıyısından köşesinden sevmeniz gerek. bir batarinin ataklarını hissetmekten keyif almanız, bir gitar solosunda içlenmeniz gerek. öyle bugünün `linkin park`'ı ile büyüyen çocukları gibi abidik gubidik şeylere tapmamak gerek. gerçek gitarı, gerçek bası, gerçek davulu bilmek gerek. ondan sonra ver elini `pink floyd yaylalar`.. ha şu an bir şarkısını dinlediğiniz zaman harika gelebilir ama pink ilk çıktığında sahneden yuhalanarak kovulmuş bir gruptur onu da bilin. zira o zamanlar kimse bu adamların ne yaptığını anlayamıyordu.
- kimci neci bu abiler?
bu abiler ingiliz. zaten dünyada müzik diye bir şey varsa %64.55'îni borçlu olduğumuz ingilizlerden çıkmasa peygamber şaşar kalırdık biliyorum. `the beatles`, `bad company`, `oasis`, `oi va voi`, `depeche mode`, `jamiroquai`, `placebo`, `the prodigy`, `muse`, `queen`, `radiohead`'den falan bahsediyorum olum ayık olun.
adamlar bildiğin dünyadaki müzik olgusunu nesiller boyunca yönlendirmiş gruplara sahipler. hem de her türlüsünü. sadece rock band ile kısıtlı kalmıyoruz dikkat ederseniz verdiğimiz isimlerde.
hah işte böyle bir ekolün parçası olan floyd'un kurucuları olarak geçen adamlar da; `roger waters`, `nick mason`, `richard wright`, `syd barrett` olarak geçmekte. kurulduktan sadece 2 sene sonra da canımız ciğerimiz `david gilmour` aralarına katılmakta. zaten bu katılmanın arından kısa bir süre sonra lsd kullanmaktan kafası artık çok güzel olan ve kontrolünü kaybeden syd barrett yavaş yavaş ayrılık hazırlıklarını başlatmakta ve ayrılmakta. artık öyle bir hal almış ki sahnede konser zamanlarında bazen hiç çalmadan durduğu olurmuş. ben de onların yalancısıyım lan. yoksa iyi bir abimize benziyor yani.
85 yılında da grubun iki en güzel adamı arasında yaşanan anlaşmazlıklar falan fişmekan derken roger waters abimizde gruptan ayrıldı. daha sonra da bir araya özel durumlar haricinde gelmediler. geldikleri her konseri de tadından yenmeyecek görüntülere imza atıyor zaten. birazdan sevgili youtube'umuzdan da o güzel görüntü linklerini vereceğim.
aslına bakarsanız, pink floyd dinlemeye başlamak demek, hayatınızın boku yemiş olması demek. çünkü hayatınızdan hiçbir zaman çıkaramayacağınız parçalar ile tanışacaksınız demek. onlara anlamlar yükleyip, anılarınızla birleştirip, gitgide vazgeçilmez olacaklar demek.
bir gün dinleyebilir miyim diye düşünürken, 2011 yılında neredeyse son kez bir araya geldiklerini hatırlayıp bir daha kahrolmak, pink floyd parçaları çalarak hizmet veren grupların konserlerine dilenmek demek..
şimdi o zaman pink floyd diyorsanız elinizin altında olması gereken dvd'leri söyleyelim:
ilk olarak elinizin altında olması gereken yegane film `the wall` olmalı. izledikçe rehabilite olmanıza yardımcı olacaktır muhtemelen. en sıkıntılı günün akşamında bile açıp kendinizi iyi hissetmenize yaramayacak daha bok hissetmenize neden olacak ama dibe vurduğunuz için ters psikoloji ile rehabilite olacaksınız muhtemelen. the wall'daki bütün parçaların albüm oluşturulurken film düşünülerek koca bir senaryoyu oluşturduğunuzu bildiğiniz zaman daha da seveceksiniz muhtemelen.
http://www.imdb.com/title/tt0084503/
ayrıca 94 yılındaki konser görüntülerini izleyerek iç geçirmek için ne yapacağız? `pulse` dvd'sini edinip oturup izleyip izleyip müzik ile keyif pezevenkliği yapacağız. size sample sunayım ki elinizde neden bulundurmak gerektiğini anlayın - `comfortably numb`;
sonra mesela 2005 yılındaki `london live 8` konserine gideceğiz, ki çok uzun bir süre sonra bir arada göreceğiz onları. kocaman puntolarla `no more excuses` yazdıkları alana konser boyunca. gözlerimiz dolacak ama müzik keyfinden hiçbir şey kaybetmeyip, çok daha olgun bir pink floyd dinleyeceğiz. konserdeki ingiliz veletleri gördükçe içimizden şanslı piç diye söveceğiz.
yine comfortably numb.
son olarak da mesela 2011 yılına gideceğiz o2 arena'ya, ikisini bir arada göreceğiz ve nasıl lan 2011 mi falan ben de fırsat bulur muyum acaba falan diyeceğiz ki sonra nah bulurum sonuncu da gitti artık diye oturup hüngür hüngür ağlayacağız mesela.
hepsinde bilerek comfortably numb'ı seçtim ki daha bir görün net olarak diye. yoksa ben de biliyorum konser görüntüsünü dayamayı komple. ayrıca eh biraz da benim için ilahi kıvamında olan bir parçadan söz ediyoruz tabii onu seçicem lan.
heh tabii bunlar hep böyle pamuk dede kıvamında değillerdi merak etmeyin, gelin eskilere gidelim de gençlikte yanardağın dibinde çılgın attıkları videoyu izleyip, yanlış zamanda doğduğumuza emin olalım. bizden sonra gelen ergenlere düşen justin bieber'ler, bizden hemen önce pink floyd'lar.. biz de ortada kalmanın hüznündeyiz.
live at pompeii
neyse öyle işte lan. aklıma geldikçe yazarım bişiler heralde.